Ucsuz Bucaksiz Dünyada Kisa Bir Gezinti

Kendini kitaplardan olusan bir labirentin icinde buldu. Ucsuz bucaksiz, yeraltinda bir kütüphane... Sonsuza dek uzaniyormus gibiydi. Kitaplari acti, tomarlari cözdü; hepsi resimlerle doluydu. Oradan oraya dolasti, bir kitabi birakip digerine gecti; dünyanin dört bir yanindan insanlarin hikayelerini okudu. Bir kitap, sonra bir digeri, sonra bir digeri daha Zamanin nasil gectigini unutmustu. Ailesini unuttu annesini, babasini, kardeslerini.Geride biraktigi dünyayi hatirladiginda artik cok gecti. Kaybolmustu ve bir cikis yolu bulamiyordu. Korkmasi gerekirken, okuduklarindan büyük bir memnuniyet duyuyordu; kitaplar o kadar bol, hikayeler o kadar cezbediciydi ki... Basta sadece birkac gün gectigini saniyordu, ama sonra aylar, belki yillar oldugunu fark etti.Aubry dokuz yasinda, hareket etmezse onu yok edecek bir hastaliga yakalanir. Bu yüzden yürür. Kuzeyin buzundan cölün sicagina, tuzla, rüzgarla, yildizlarla cizilmis yollar boyunca... Her durakta bir yüz, bir hikaye; her vedada yeni bir harita... Dünyadaki tüm hikayelerin toplandigi gizemli kütüphaneye kendi hikayesini ekler.Aubrynin adimlariyla dünya büyür diller cogalir, isimler parildar, anilar kök salar. Yürüyüs uzadikca yolculuk bir bilinc haline, ayni gökyüzü altinda, baska baska ufuklara bakmanin masalina dönüsür.