Su Bizim Ankara

Elinizdeki kitap, tas u toprak arasinda var olmaya calisan bir gencin notlarindan mülhemdir. Bir hatira metni mi Hayir. Dogrudan o notlara bagli kalarak günü gününe bir iz sürmeyi amaclamiyor. Bir ani-deneme metni olarak düsünebilirsiniz. Seksenlerin ortasindan doksanlara degin Ankaraya iliskin tasvirler. Ankaranin kitapci dükkanlari, kütüphaneler, kahvehaneler, siyasi cevreler, genclik hareketleri ve fakülteye dair hatirda kalanlar. Bir bakima o yillarin baskentini, bir tasrali muhafazakar gencin gözüyle okuma denemesi denilebilir. Baska baska Ankaralar var, bu belli. Ama o, bizim Ankarada neler vardi Bu sorunun pesine düsülerek derlenen yazilar. Diger bir ifadeyle, Haci Bayram-i Velnin ifade ettigi gibi sehirle birlikte bir gencin yapilma ve kendi olma süreclerine isaret eden bir metin. Bu hatiralar kaleme alinirken, öyle her istirabi, her derdi ve yasanilan her sorunu nazara vermek yerine, gönle düseni tasvir etmeyi tercih etmeye calistim. Demem o ki eski yaralari yeniden kasiyarak kanatmak yerine, umudu ve huzuru kaleme almayi tercih ettim. Istedim ki, burada kaleme alinan her cümle, o umut ve huzurdan neset eden birer vefa cümlesi olsun. Kitap da bir vefa, bir hatirlayis kitabi olsun Bu ne kadar gerceklesti, bilemiyorum. Bunu elbette okuyucu takdir edecektir. Ancak su kadarini söyleyeyim, elinizdeki kitap, seksenli ve doksanli yillarin Ankarasini bir üniversiteli gencin gözünden okumak isteyenlere zengin malzemeler icermektedir. Nihayetinde verilen bir sözü yerine getirmek, baslanan bir ödevi tamamlamaktir murat. Bu vazife ifa edilirken de umut, huzur ve vefa kavramlarinin sicakligiyla okuyucunun zihninde su bizim Ankaraya dair bir iz kalsin istenmistir.