Otuzuncu Kus Hüma

Cok sair, cok yazar; Attar gibi bir Mantikut Tayr meydana getirmek icin ugrassa da, Hz. Mevlananin dedigi üzere, bu essiz eser gibi bir eser meydana getirmek icin elbette Attar gibi yedi ask sehrini dolasmak gerek. Mevlana Celaleddin Rumi bile kendini henüz bir kücük sokagin basinda görüyorsa biz bu dünyanin neresindeyiz aslinda bunu bile bilmiyorum. Bu kitapta basina gelen talihsiz olaylar nedeniyle hayatini sorgulayan Hümanin, Simurga; yani hakikate ulasmasinin hikayesini anlatacagim sizlere. Elbette Simurga ulasirken kimlerin basina konarak Otuzuncu Kus oldugunu, kimlere talih getirdigini aktarmaya calisacagim. Kim bilir Belki, ben bu hikayeyi bitirdigimde sizde birilerinin Otuzuncu Kusu; talihi olursunuz ya da kendi Otuzuncu Kusunuzla Simurgu bulursunuz. Simurgun hikayesi hepinizin bildigi, duydugu, belki de okudugu bir hikaye. Bilmeyenleriniz varsa yol gösterici olmaktan onur duyacagim. Bu kitapta; okudukca daha cok sevdigim, her bir kösesini alintilariyla zenginlestirdigim, Feridüddin Attarin Mantikut Tayr adli tasavvuf eserinden alintilar yaparak Hümanin hikayesini anlatmaya calistim. Ancak yazar ve kitap hakkinda cok cesitli söylemler bulundugundan ben yalnizca kalbimin sesine kulak verdim. Bu nedenle önsözü Attarin okuruna seslendigi gibi bitirmek istiyorum. Bu kitap, birine yolu gösterir ve onun önünden yolun perdesini kaldirirsa, söyleyin, o kisi mutluluga erdiginde, dualarinda bu yazari da ansin. Ben bu manevi bahcenin güllerini sizlere serptim, ey dostlar, siz de beni artik hayirla yad eyleyin