Ölümsüz Dünyalar

Mevcut ve gelecekte olusmasi muhtemel bilimsel ve teknolojik verilerden yararlanarak gelecekle ilgili öyküler anlatmak anlamina gelen Bilim Kurgu, yüzyilimizin en etkili edebiyat ürünlerinden biridir. Gayet tabii, yalnizca edebiyat demek haksizlik olur. Bir nehir gibi akan TV dizileri Star Trek, Uzay 1999 vb. veya görkemli sinema prodüksiyonlari Star Wars, Interstellar vb. insanoglunun gelecege dogru giden ayak izleri olmuslardir. 19.Yüzyilda Jül Vernle baslayan bu sürec, hic durmaksizin devam ediyor. Yalniz edebiyattan söz edecek olursak, her yil bu sahada binlerce öykü ve roman yayinlaniyor. Bunlarin bircogu popüler hale gelip, milyonlarca okuyucu ile bulusurken, büyük cogunlugu da kendi capinda kalip unutulmusluk ve ilgisizlige terkediliyor. Ne yazik ki ikinci gruptan bir yazar olarak, bircok bilimkurgu öyküsü yazdiktan sonra Ganimid Savascilari Uzay 2073 2002 ile romana gectim. Yerli bilim kurgu edebiyatinda kendine özgün bir yer edinen bu eser, doktora tezlerinde bile adindan söz ettirince, devami niteliginde ikincisini yazmak benim icin bir zorunluluk haline geldi. Yaklasik 2,5 yil önce baslayan bu yazma serüveni güzel bir mayis sabahinda sona erince, okuyucuyla bulusmanin ilk merhalesi olan bu önsözü kaleme aldim.Cok kisa olarak özetlemek gerekirse, TCYG Gökada isminde Türkiye menseli bir yildiz gemisinin yeni dünyalar kesfetmek icin Hic kimsenin ayak basmadigi yerlere olan yolculugu anlatilmistir. Muhtesem bir Galaksi Serüvenini icinde saklayan bu kitap; yalnizca bir bilim kurgu romani degildir. Ayni zamanda Uzay Yolu- Star Trek benzeri bir fenomen Gökada Evreni olusturmak iddiasindadir. Yani metni, görselleri ve orijinal öyküsüyle okuyucularin belleginde silinmez bir iz birakacak bir kült olusturma calismasidir. Bu amacin üstesinden ne kadar gelinebilecegi simdiden belli olmasa bile Ganimid Savascilari Uzay 2073 romanini da icine alabilecek bu sürec, Türkiyede ciddi bir ulusal motifli bilim kurgu olusturma cabasi olacaktir. Bu ülkede yazilmis bircok bilim kurgu eserinde karakterlerin bile yabanci isimli oldugu göz önüne alinirsa, hem bilimsel gerceklerle uyumlu, yani bilimin kurgusu olmaya calisan, dünya standartlarinda, hem de severek okunabilen, sürükleyici, her seyiyle bizden bir eser yazmak hic de kolay olmadi.Bununa birlikte bilim kurgu edebiyati ayni zamanda bir bilim kitabi da degildir. Yani bilimsel verilerden amaci ölcüsünde yararlanarak kurgusal bir metin ortaya cikarmaya calisiyoruz. Söz gelimi uzay bilim kurgusu yaziyorsak bilinen kozmoloji ve mevcut teknolojik düzeyin sinirlari icinde hapsolmak zorunda degiliz. Sadece onlardan yararlaniriz. Bu eserde de ana konu olarak karsimiza cikan Alfa Dünya gezegeninin varligi bugün icin bilinmemektedir. Yarin kesfedilebilir mi bilemiyoruz. Burada esas ana fikir bu gezegenin varligi veya yoklugu degil, insanligin eninde sonunda derin uzayda yasanabilir bir öte gezegen bulmaya calisacagidir. Bu en yakin yildiz sistemi Alfa Centauri olur veya daha uzaktaki Kepler veya Trapist sistemleri, simdilik bilgi birikimi asamasindadir.Türkiyenin bugünkü durumuna bakilarak, 100 yil sonra bile olsa bu kadar büyük bir atilimin asla gerceklestirilemeyecegi, bu acidan romanin cok iddiali bir ütopya oldugu ileri sürülebilir. Gercekten de tarihte misli görülmemis bir ekonomik ve siyasi bunalim yasadigimiz su günlerde, devlet ve millet olarak var olmamiz bile tehlikeye girmisken, bir yüzyil sonra derin uzaya yildiz gemisi göndermek gerceklesmesi asla mümkün olmayan bir ütopya gibi görülebilir. Ancak unutulmamalidir ki her seyden önce hayaller ölür. Uzak gelecekle ilgili hayallerimizi diri tutan bu eser Ilelebet payidar kalmanin bir isigi gibidir.Eserde bir irmak gibi akan metnin yaninda aciklama, kroki ve haritalar eklenmistir. Bu okuyucunun duyumsadigi gerceklik olgusunu arttirmakla beraber, yukarida sözü edilen Gökada Evreni icin de olmazsa olmaz unsurlardir. Eserde herhangi bir bilim kurgu kitabina göre cok daha yogun bir ölcüde teknik ve kozmolojik bilgiler kullanilmistir. Sahiciligi genisletmenin yaninda, yeni nesillere uzay teknolojisini ve kozmolojiyi sevdirmenin bir yolu da bu olsa gerektir.Bölümlerin bas tarafina ünlü uzay sairimiz Osman Türkayin siirlerinden parcalar epigraf olarak yer almistir. Böylelikle hem onun anisi yasatilmis hem de siir gibi önemli bir edebiyat dalinda cizilen uzay düsleri yansitilmistir.imdilik iki kitap olarak düsündügümüz serinin, elinizde tutugunuz bu ilk kitabinda, Gökada Yildiz Gemisinin sahne almasi, Günese yaptigi fenomen yolculuk ve dönüsünde dünyadan baska bir yildiz sistemine uzanan muhtesem kesif seyahati anlatilmistir. Alfa Centauri Yildiz Sisteminde yeni kesfedilmis, yasami destekleyen bir gezegende gecen inanilmaz bir ay iste bu kitabin satirlarindadir.Kitapta yer alan kroki ve haritalarin ciziminde emegi gecen yegenim Mimar Halük Kuvvetliye tesekkürü bir borc bilirim. Ayrica bugüne kadar yazdiklari eserlerle bizlere bilim kurguyu sevdiren yerli-yabanci, isimli-isimsiz tüm yazarlara ve uzay sairimiz Osman Türkaya da sükranlarimi sunarim. Tabii en büyük sükür payi, bana gerekli sagligi bahsederek, eseri bitirmeyi nasip eden Rabbimizedir.Gelecegi gercekten istiyorsaniz sizin olur. Bu istem de önce hayal etmekle baslar. Bu hayaller tasarimlara, prototiplere ve nihai ürüne dönüsüverir. Hayal etmekten korkmayalim.