Karabibik

Karabibikin girdigi yer; kerpic seklinde camur parcalarindan meydana gelmis dört duvar arasinda sikismis; sekiz arsin boy, bes arsin en ve üc arsin yükseklikten ibaret bir yerin, üstü dogal cam gövdelerinden yapilmis cati üzerine bir karis kalinliginda yagli toprak cekilmekten ibaret bir catiyla örtülmüs ahir gibi bir yer odasiydi. Pencere namina hicbir deligi olmayip, hava ve aydinligi sadece duvarin birinde ocak maksadiyla acilmis olan genis, isli, kurumlu bir büyük delikten almaktaydi.Yüzbasi olarak mezun olduktan sonra askeri okulda ögrencilere topografya, cebir gibi dersler veren, iki yil boyunca Suriyede kesif calismalari yapan, yazdigi siirler ve divan sairleri üzerine incelemeleri Tercüman-i Hakikat gibi gazetelerde yayimlanan Nabizade Nazim otuz bir yasinda, evlendikten kisa bir süre sonra kemik vereminden hayatini kaybetti. Karabibik ise 1890 yilinda yayimlandi ve Türk edebiyatinin ilk köy romani olarak kabul edilerek Kemal Tahir basta olmak üzere bircok usta ismi etkiledi.Esini bir hastaliga kurban veren, babasindan kalan tarlanin büyük bir kismini satan ve kiziyla birlikte topragini sürerek gecinmeye calisan Antalyali köylü Karabibik, bir yandan tarlasini baskalarina kaptirmamaya calisirken bir yandan da kendisine gereken bir cift öküzün pesindedir.Türk edebiyatinda köy hayatinin gercekci bir sekilde yansitildigi ilk eser olan Karabibik, Anadolu insaninin portresini de kusursuz bir sekilde resmediyor.