Icli Kiz

Yani basindaki bir masa üzerinde ölmüs karisi yatmakta olan bir adami göz önüne getiriniz. Kadinin kendisini pencereden atmak suretiyle öldürmüs oldugunun üzerinden birkac saat gecmis olmakla beraber, adamcagizin fikri darmadagin oldugu icin hala olayi düsünmesi mümkün olamiyordu. Iste olayin tarihini bize anlatmak icin hatiralarini toplamaya calisan adam buydu. Olayin akil ve mantik dairesinde hikayesi hususunda ise mesuliyet sirf kendi sahsina aittir. Bir an icin kendini hakli bularak kabahati kadina yükletiyor, diger bir anda ise bir takim karisik sebepler savuruyordu. Bununla beraber yavas yavas kendine geliyor ve düsüncelerini bir araya toplayabiliyordu. Aklindan gecen hatiralar nihayet kendisini bir kanaate götürüyor, bu kanaat de onu ruhen ve ahlaken yükseltiyor. Hakikaten, hikayesinin sonuna dogru, olup biten seylerin dogrulugunu idrak edebildigi icin, sözlerindeki eski düzensizlik kaybolarak her seyi dogruca anlatiyor ve bu suretle de suclarini itiraf etmis oluyor. Baslangicindan itibaren bize her seyi anlatacagini söyleyen anlaticinin bu beklenmedik ölüm karsisindaki saskinligini, hüznünü ve kabullenemeyisini adeta olay aninda yanindaymisiz gibi yansitan yazar, her ikisinin de aradiklarina ulasamadiklarini vurgular.