Bir Cinayet

Genc bir rahibin, tasrada, daglarin etegindeki kücük bir kasabada, atandigi kilisedeki ilk gecesinde, duydugu silah sesiyle baslayan gizemler, ölümlere; ölümler, bilinmezliklere kapi araliyor. Bernanosun anlatisinda niyetler, arzular ve gercekler her daim muglak kaliyor. Rahibin pesinden tüm bir kasaba, kilisesinden doktoruna ve mahkemesine, sucun icine cekiliyor. Sucun incelenmesi, toplumun ifsa edildigi bir sorusturmaya dönüsüyor. Klasik dedektif romani türünü altüst eden, anlasilmazin pesinde bir roman.Evet, sayin hakim, agizlarinda yalniz mantik ve sagduyu sözleri dolasiyor ve kendileri de farkinda olmadan uzun zamandan beri ayrilmis olduklari bir yolu harita üzerinde parmaklariyla gösteren gemicilere benziyorlar. Bicareler Hayatlarinin, normal durumda kalmasi saat sarkacinin ölü noktada durmasindan fazla sürmüyor. Makul olsalar da olmasalar da, muhtelif yollardan olmakla beraber eninde sonunda daima sapitiyorlar. Bunu bazilari pisirikliklariyla, bazilari da ihtiyatsizliklari ve cüretleriyle yapiyorlar, cünkü yüzleri ne kadar degisikse cinnetleri de o kadar degisik Yeryüzünde birbirinin esi olan iki türlü bile delilik yoktur.Türkiye okuyucusu, Robert Bressonun filmleri Bir Tasra Papazinin Günlügü ve Mouchette ile son Katolik romanci Georges Bernanosun yarattigi tuhaf ve tekinsiz dünyalari biliyor. Bir Cinayet Bernanosun az bilinen, mali kaygilarla yazildigi icin göz ardi edilmis, tek dedektif romani.