Biliyorum, Ama Yine De...

Öyle görünüyor ki günümüzdeki büyük ve kücük suclarin, kayitsizliklarin, görmezden gelmelerin, yok saymalarin sifresi Octave Mannoninin özlü formülünde yatiyor Biliyorum, ama yine de...Bu cümleyi kalkis noktasi yapan Zupancic kitabi icin sunu söylüyor Bilmezden gelme kavrami, bugünkü genel toplumsal zihniyetimizi örnegin gercekligin sarsici boyutlariyla yüzlesmekten kacinmayi tarif etmek icin tercih edilen inkar teriminden daha isabetli bir sekilde tarif etmektedir. Inkar da yok degil elbette; komplo teorilerini incelerken inkarin özelliklerini de ele aliyoruz. Sapkin bilmezden gelme ise cok daha ölcülüdür, cok daha makuldür. Sorunun pekala farkinda oldugunu iddia eder; ekonomik ve siyasi iktidar merkezlerinden baslamak üzere liberal anaakim ile kaynasmis haldedir. Nitekim siyasi düzlemde cogunlukla popülizm ile iliskilendirilen inkar ile ayni-tas-ayni-hamam anaakimla iliskilendirilen bilmezden gelmenin baslica iki rakip siyasi secenek olusturdugu, kendi patolojileriyle ikisinin de birbirini besledigi, herhangi bir toplumsal gerceklikten ziyade birbirlerine karsilik verir halde olduklari ürkütücü bir dansa kapilmis gibiyiz.Ve bitirirken Uyanmamiz gerekiyor S travmayi unutup rasyonel yollardan savunmamizi güclendirmemiz degil, normal, günlük gercekligin catlaklarinda travmanin ve dogurdugu sonuclarin izini sürmemiz gerekiyor. YAZAR HAKKINDA 1966 Slovenya dogumlu felsefeci ve sosyal teorisyen. Lacan etkisinin hakim oldugu Ljubljana Psikanaliz Ekolünün kurucularindan. Kant, Hegel, Bergson gibi klasik felsefecilerin metodolojilerinden yararlaniyor. Esasen bir Nietzsche arastirmacisi olarak taniniyor; Nietzsche ve Lacanin eserlerinden yola cikarak psikanaliz ile felsefe arasindaki alanda kalan kavramlari kesfe cikiyor.